13 Haziran 2013 Perşembe

Deneme vol. 7

Siyaset ve Sanatın İlişkisi

   Siyaset ve sanatı birbirinden ayrı olarak düşünmek pek mümkün değildir. Ülkemizde daha genç öğrencilerimize verilen edebiyat eğitimi, siyasi kişilerin çıkarları yada bölücü ve yıkıcı faaliyetlerden uzak durması için karşıt fikirleri engellemeye yöneliktir. Ders kitaplarında okutulan edebiyat çağdaş toplum ve şimdiki zaman dünyasına ayak uydurmaktansa eski, kültürel adı altındaki edebiyatımızı oluşturuyor. Yani ders kitaplarındaki kadar edebiyat eğitimi alan bir birey, fabrika üretimi olan bir ürün olmaktan ileri gidemez. Ve sonraki nesillere de edebiyat aşkı aşılamanın aksine edebiyattan soğutur. Yapmamız gereken dönemin güncel yazarlarının yazdıklarının da okuyup kendimizi çağdaş bir düzeye getirmektir. Gelelim siyaset ile ilişkisine sanatın. Ülkemizde edebiyat tarihine hakim olan kişiler dönemin sosyal çevresinden ister istemez etkilenip güncel olayları eleştiren yazılar yazar. Sonuçta sanatla uğraşan kişiler halka hitap etmektedir. Yazdıkları halkın düşüncesini belli ölçüde şekillendirir. Halkın düşüncesi de hükümeti akabinde siyasal düzeni eleştirir. Dolaylı yoldan sanat siyaseti etkiler yani. Dönemin siyasi adamları kendi işlerini zora sokacak sanat, edebiyat yazılarını kısıtlama yoluna giderek sözde bir çözüm yolu bulmuştur. Buna geçmiş yıllardan önemli birkaç yazarı örnek verebiliriz (Aziz Nesin, Kemal Tahir). Bu edebiyat yazarlarının yazarları halkı büyük ölçüde etkiledikleri için siyasiler bunlara kısıtlama, dar bir bakışa göre yazmaya zorlamıştır. Yani değerli bir öğretmenimin de dediği gibi düşünmek serbest, düşündüğünü söylemek suç. Eğer herkese her türlü edebiyatı öğretip uç noktalardaki çılgın düşünce ve yazılar görmekten korkmazsak bizde düşünen, anlatan, yazan, okuyan bir nesil yetiştirebiliriz. Böylece sanat ve siyaset arasında düzenli, seviyeli ve faydalı bir ilişki de kurulabilir.